23.10.09

Okulda, közde patlıcan salatası...

Bu gün, bölgemizdeki ilkokullardan birinde, 10 yaş grubu çocuklarla sigara böreği sarıp közde patlıcan salatası yaptık.

Ben her ne kadar basın/medya yönünde çizmeye çalışsam da kaderimi, bir aşçı/şef yaftası yapıştı yakama ki söküp atabilene aşkolsun. Şikayetçi miyim, hayır.

Çocuklarla yaptığımız bu günkü etkinliği bir kaç hafta önce planladık okulun müdiresiyle. Sabah saat dokuzda oradaydım. 16 sevimli çocuk, mutfak önlüklerini takıp ellerini yıkadılar, uzun saçlılar saçlarını topladı, doğrama tahtalarını önlerine alarak hazır ve nazır bir şekilde dinlediler benim ön açıklamamı. Etkinliğin asıl amacı, Antik Yunan tarihi ve mitolojisi öğrenen ufaklıklara, o bölgeden birkaç değişik yemek tattırmaktı.

Çocuklar titizlikle uyguladı gösterdiğim herşeyi. Bazılarının elinin yatkınlığı epey şaşırttı beni. Sordum, televizyondaki yemek programları favori programlarıymış. Çocuklarla çalışmanın ne kadar sabır gerektiren bir iş olduğunu bir kez daha anladım bu enkinlik sırasında. Herkese, her malzemeden bir parça verilerek doğramaları sağlandı. Fırında közlenmiş patlıcanlar sırayla elden ele dolaştırılarak soyuldu. Herkese ikişer yufka verildi ve yine onların yıkayıp doğradığı ıspanak ve rendeledikleri peynirle doldurulup sarıldı. Salataya herkes bir tutam tuz atıp, herkes limon suyu gezdirip, yağ şişesi elden ele dolaştırılarak yağ döküldü. Çocukların hepsi de çok dikkatliydi yağın, limonun dozunu kaçırmamak için.

Börekleri yaptıktan sonra birkaç çocuk bana, yufkalara iç olarak başka şeylerin de kullanılıp kullanılamayacağını sordular. Yaptıkları işe kendilerine böylesine vermeleri çok hoştu.

Bütün bunları yaparken, ben her ne kadar sabırsızlansam da arada bir, her ayrıntının tek tek çocuklara yaptırılmasının ne kadar önemli olduğunu farkettim. Elleri titreyerek yağ şişesinden yağ dökerken ya da karabiber öğütücüyü çevirirken, el kas kontrollerinin ve özgüvenlerinin gelişmesinde bu tür küçük ayrıntıların ne kadar büyük rol oynadığını hissettim. Salataya her başarılı miktarda yağ dökmenin ardından bir aferin verdik çocuklara. Aferini duyduklarında, yüzlerinde oluşan mutluluk çok hoştu.

Pişirilen börekleri (sigara böreği değil, peynirli ıspanaklı börek olarak adlandırdık onları) ve yapılan salatayı herkesin tabağına paylaştırdık ve kendi yaptıkları yiyecekleri mutlulukla yemelerini zevkle izledik okul müdiresiyle.

Yemekten sonra, hep birlikte ortalığı toplamaya girişti çocuklar. Kimisi bulaşıkları yıkarken, kimisi de masaları eski yerlerine taşıdı.

Bütün bir Sabahı böylesi zevkli bir uğraşıyla geçirdikten sonra, eve döndüğümde farkettiğim yorgunluk, hoş bir yorgunluktu.

Çocukların tacize karşı korunması, son derece titizlikle uygulanan ve sürekli gündemde tutulan bir konu bu ülkede. Okullarda, çocuklarla çalışacak herkesin sabıka kaydı yoklamasından geçmesi gerekiyor. Velilerinin iznini almadan çocukların fotoğraflarını çekmek de yasak. Bu nedenle, etkinliğe ait bir fotoğraf yok bu yazıda.

5 comments:

EKMEKÇİKIZ said...

Çocuklara hem bir şeyler öğretmek, hem yaptıkları işin sorumluluğunu vermek birarada olmuş. Üstüne de değişik yemek yemek zevki.
Çok iyi vakit geçirmiş olduğuna eminim.
:))

Anonymous said...

"Velilerinin iznini almadan çocukların fotoğraflarını çekmek de yasak."

Bu kadarı da artık abartı değil mi biraz?

Ingiltereden Alisveris said...

hic de abarti degil.neler oluy neler duyunca insanin agzi acik kaliyor. sadece burda degil dunyanin her kosesinde. bence cok iyi yapiyorlar boyle olmali da.

Anonymous said...

Bu mantıkla düşünürseniz cinayet oluyor diye sokağa da çıkmamak lazım.

Ingiltereden Alisveris said...

tabiki cinayet oluyor diye disari cikmamak degil ama bazi seyler icin onlem almak. zaten hersey bisey olmaz demekten oluyor.